24 Ocak 2009 Cumartesi

Terimler

Underground (Yer altı) Sineması: Yalnızca Amerikan deneysel sinemasını belirten bir terimdir. Renan’ a göre “... terim, ilk kez eleştirmen Manny Farber tarafından otuzlu ve kırklı yıllarda maço serüven filmlerini anlatmak için kullanılmıştır. 1959’dan sonra bu yana ise ABD’de kişisel olarak ve sanat için yapılan her türlü filmi içermektedir. Film Kültürü dergisinin 19. sayısında (1959) Lewis Jacobs, “ Yeraltı Sinemasının Günışığına Çıkışı” başlıklı makalesinde bu terimi “varlığının önemli bir bölümünü yeraltında sürdüren sinema” anlamında kullanmıştır... Amerikalı yönetmenlerin çoğu ise ‘yeraltı’ terimini bir ‘gizlilik ve sinsilik’ duygusu uyandırdığı nedeniyle sevmemekte, onun yerine Independent (Bağımsız) Sinema terimini yeğlemektedirler.

Independent (Bağımsız) Sinema: ‘Yeraltı’ sözcüğünden hoşlanmayan Amerikalı deneyselcilerin kullandığı bir terim olmakla birlikte, Amerika’da belli yapımcılara bağlı olmadan, satıştan önce sanat kaygısıyla çekilen küçük bütçeli ve ‘B tipi’ olarak da adlandırılan filmlere getirilen nitelemedir.

Avangard (Öncü) Sinema: Temelde 1920–1930’ lu yıllarda Fransa’da başlayan ve seçkinci bir akım olan Fransız deneysel sinemasını belirtmektedir. 1920’de Paris’ te Yedinci Sanatın Dostları Kulübü (CASA) ‘nün kurulmasıyla başlayan sinemayı ciddiye alma süreci, daha sonra Quartier Latin’in aydın ve seçkin izleyicilerine yönelik olarak kurulan Vieux Colombier, Stüdyo des Ursulines, L’Oeil du Paris, Studio 28 gibi salonların türemesiyle hızlanmış ve bu salonlarda gösterilen hem de üzerine tartışmalar yapılan filmelerin yapımı özendirilmiştir. İşte Avant-Garde (Öncü) Sinema terimi özellikle bu dönemde üretilen deneysel filmleri belirtir.

Deneysel(Experimental) Sinema: Filmlerde bazen biçim bazen de içerikte belirlenmektedir. Hem içerik hem de biçim açısından deneysel olan filmler bulunmakla beraber, bunlarda ister istemez bir zorlama duygusunun sezinlendiği belirtilmektedir.
Çok tipik iki örnek vermek gerekirse, teknik açıdan deneyselliği en uç noktaya götüren filmlerden biri Tony Conrad'ın Flicker (Kırpışma,1966), filmidir. Bu film yalnızca siyah ve beyaz film karelerinden oluşur ve ‘bir siyah, bir beyaz’ olarak başlayan bu kare akımı 45 dakika boyunca sürer. Göz doktorlarına göre ”bu filmi izleyen her 15 kişiden biri fotojenik epilepsi’ye tutulmaktadır.”
İçerik açısından bir diğer uç örnekse, Andy Warhol’ un 6 saat boyunca uyuyan bir adamdan başka bir şey göstermeyen filmi Sleep (Uyuma,1963)‘ tir. “Film aslında 6 haftalık bir süre içinde çekilmiş, onar dakikalık parçalardan oluşan ve 3 saat süren iki bölümdür. Her bölüm iki kez oynatılır.

Soyut (Abstract) Film: Soyut biçimlerin bir anlayışla renklerin gerek görüntüdeki devinimle, gerek görüntülerin kurgudan doğan devinimle belli bir uyuşum oluşturmasına dayanan film türüdür. Genellikle bu görüntüler müzikle de desteklenir. Soyut film, yoğrumsal sanatların, en çok da resmin soyut akımlarının sinemadaki deviniminden de yararlanarak izleyicilerin duyularını etkilemeyi amaçlar. Bundan dolayı soyut film, ancak kendi ressam olan bir sinemacının ya da bir ressamla sıkı işbirliği yapan bir sinemacının elinden çıkar. Soyut sinemacının en büyük çabası, kurgunun tüm olanaklarından yararlanarak, yalnızca görsel değerler taşıyan arı bir sinema yapıtı yaratmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder