
Fabrika Haritası
Andy Warhol’ un, 1963 yılında ilk kamerasını alması ve Tarzan and Jane Regained… Sort of ( Tarzan ve Jane Yeniden Kazanıldı… Gibi) filmini çekmesi film serüvenini başlattı.Aynı yıl Manhattan’ın Doğu Yakası’nda Billy Name imzalı gümüş rengi yoğunluklu dekorasyonundan dolayı “Silver Factory (Gümüş Fabrika)” adını alan stüdyo, kısa sürede New York’un sanat ve parti vahası haline geldi.

Heykellerini, büyük resimlerini ve birçok filmini de burada çeken Warhol‘ un en sevdiği oyuncusu ise hiç kuşkusuz Edie Sedgwick’ti. Aralarındaki bağ yönetmen-oyuncu ilişkisinden çok birbirlerinin taklidi olmaya çalışanlar gibiydi.

Fabrika’nın ve dolayısıyla da Warhol’ un yakın çevresindekiler başta Warhol’ un asistanı Gerard Malanga, Joe Dallesandro, Nico, sinemacı Paul Morrissey, Ultra Violet, Valerie Solanas, Lou Reed, John Cale, Salvador Dali, Baby Jane Holzen, Viva, Ondine gibi ünlü isimlerdi.
New York’a 1960’lı yıllarda gelen herkes Fabrika’yı ziyaret etmek istiyordu. Buradaki özgürlük, aşırılık ve yaratıcılık, “sanatçının stüdyosu tavan arasındaki oda olur” gibi geleneksel bir düşüncenin değişmesini sağladı. Buradaki özgürlük bir kuşağa ilham kaynağı oldu.
Portresini yaptığı kişiler arasında uluslar arası camianın tanınmış isimleri, sanat ve eğlence dünyasından insanlar ve hatta kraliyet ailesi üyeleri vardı. Portresinin yapılmasını isteyenler genellikle stüdyoya geliyordu. Warhol, burada Polaroid fotoğraf makinesi kullanarak bir dizi fotoğraf çekiyordu. Bunlardan bir tanesi ana görüntü olarak seçildikten sonra büyütülüyor ve tuvalin üzerine serigrafi yapılıyordu. Warhol, tuvali bazen serigrafi işlemi yapmadan önce boyuyor bazen de serigrafi yapılmış resmin üzerini boyuyordu. Bazen de her iki tekniği birden kullanıyordu.
Portresini yaptığı kişiler arasında uluslar arası camianın tanınmış isimleri, sanat ve eğlence dünyasından insanlar ve hatta kraliyet ailesi üyeleri vardı. Portresinin yapılmasını isteyenler genellikle stüdyoya geliyordu. Warhol, burada Polaroid fotoğraf makinesi kullanarak bir dizi fotoğraf çekiyordu. Bunlardan bir tanesi ana görüntü olarak seçildikten sonra büyütülüyor ve tuvalin üzerine serigrafi yapılıyordu. Warhol, tuvali bazen serigrafi işlemi yapmadan önce boyuyor bazen de serigrafi yapılmış resmin üzerini boyuyordu. Bazen de her iki tekniği birden kullanıyordu.

Warhol’ un yaptığı ölüm ve felaket resimleri onun, yaralanma ve ölüm olgusu karşısında daima büyülendiği ve korktuğunu en etkin ama aynı zamanda rahatsız edici bir biçimde ifade etmenin yollarından biridir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder